Nasreddin (2020)

“Hâce’nin evi Akşar’ın en güzel evi değildi. Gençliğinde Hayranî Hazretleri’nin yardımıyla yerleşmişti bu eve. Bir dönümlük arsanın intifa hakkı kudretlilerden bir müride Konya sarayından bağışlanmıştı. Üstünde derme çatma tek göz bir virane vardı ki çilehanelerin ocaksız, penceresiz köhneliğinden hallice değildi. “Bunu senin mülkün edelim, bedelini peyderpey ödersin,” dediydi Hayranî Hazretleri. Hâce bu öneriyi bir hafta…

Gülhisarlı Terziler

Gülhisarlı Terziler (2017)

“Annem sığıntıydı. Belki bu yüzden hep gülümsüyordu. Babam onunla birlikte kendi annesini, babasını, kendi işini, oteli de terk etmişti. Geride bıraktıkları, yani bizler, yani annem, teyzem, babaannem, dedem ve ben hep kapıya bakıyorduk. Bir gün çıkıp gelmesini bekliyorduk. Ben bu bekleme odasında doğdum işte! Büyükler hep susuyordu. Ama insan susarak da bir şey söyleyebilir. İşte…

Uyku

Uyku (2015)

“Aslıma dönmüştüm; çam dallarıyla birlikte sallanıyor, kozalaklarla yere düşüyor, suyla akıyordum. Bir el, hiç incitmeden ruhuma dokunuyor, okşayışlarıyla yaşamımı yoğuruyor, biçim veriyordu. Rahattım; sonunda ortaya iyi bir sanat yapıtı çıkacağından hiç kuşkum yoktu. İyi bir yaşam, iyi bir öykü, iyi bir son… Bir kitapta okumuştum; bir adam mutsuz biten öykülerin sonunu değiştiriyordu. İşi gücü buydu;…

naş

Naş (2014)

Doysun diye gözleriniz bu yeşil Bu provasız çırçıplak bahar Sayın ki başka görgüler başka bedenlerdesiniz Kim bilir bugün kimi incittiniz? Sırf bu yüzden ölüyoruz, anlamak için Bir gülün dediğini sağırın bahçesinde Bir de konuşmadan söylenenleri Söyleyin bugün kimi incittiniz? Kim bilir kime eğilmiş Kim bilir hangimizin çekirdeğinde günah Doğrulun bugün kimi incittiniz? Yayın Yönetmeni: İlknur…

Hırsız ve Burjuva

Hırsız ve Burjuva (2014)

“Büyük hırsızlar karanlıkların çocuklarıdır; aydınlıkta önlerini göremezler, gün ışığı gözlerini kamaştırır, tökezlerler ve yerlerde sürünürler. Bu yüzden kısa süren aydınlık çağları, bir vampir gibi tabutlarının içinde geçirirler. Sonra kapak açılır. Kapağı genellikle salağın biri açar. Artık Karanlıkana hırsızı korumaya hazırdır… İyi ruhlar mekânı çoktan terk etmişler, otoriteyi karanlığa bırakmışlardır.” Hırsız ve Burjuva, neo-liberal dogmaların beslediği…

Uzun Bir Yolculuğun Bittiği Yer

Uzun Bir Yolculuğun Bittiği Yer (2013)

“Bazen sislere gömülen, bazen de tipiyle uğuldayan ova, Palandöken’in devasa hayaleti, ağırlaşan toprak, ağaran tepeler, ağaran düzlükler, hastaların iniltisi, Nizamettin’in oradan oraya koşuşturan silueti, hayvanlarla peksimetlerini paylaşanlar, henüz ölmüş, amele mangalarının gömmesi için şosenin kıyısına bırakılmış, çarığı, kaputu yağmalanmış, ağızları, gözleri açık kalmış erler; atıştıran kar, tipiye dönen kar, kağnıların ezgisi, moraran ayaklar, bacaklar, günden…

Hiçe Doğru

Hiçe Doğru (2013)

“Açık kapı değildir hayat, yaşlılar bilir / Bir eşikten aralıktan ne gördüyseniz odur.” Dönüşler Beni sıcak bir evde unuttular Mutfak sofa bahçe; bir düş olarak Sormadılar eğittiler böldüler Herkes bilir bir çocuktan koptuğumuzu Ben anamın iyi çocuğum, korkma Nereye gitsem iki bilet; biri sana dönmek için Yayın Yönetmeni: İlknur Özdemir Kapak Tasarımı: Melis Rozental Grafik: Yeşim…

Ölü Kelebeklerin Dansı

Ölü Kelebeklerin Dansı (2012)

“Ölümümün on altıncı gününde anılarımı yazmaya karar ver­dim ben. Öldükten sonra karşılaştığım insanlar, anılar evinde gezin­menin bir ölüye hiçbir yarar sağlamayacağını söyledilerse de onlara inanmadım. Öldüm ve Tanrı burada da yok! Ne ya­pabilirim? Galiba artık yaşamıyorum. Şairin kelebeği gibi, düşümde kendimi bir ölü olarak mı görüyorum, yoksa uyandım da ölme­den önce yaşadıklarımın bir düş olduğunu…

Menekşeler Atlar Oburlar

Menekşeler Atlar Oburlar (2012)

İlk gençliğimi düşle gerçek arasındaki çizgide geçirdim ben. Yanılsamayla yüz yüze gelmeden yaşayanlar ve bu yüzden yaşamlarını kendilerine ait bir şeymiş gibi hissedenler bu çizginin varlığından habersizdir. Çünkü bu çizgi düşle gerçeği birbirinden ayırmakla kalmaz, aynı zamanda onları birbirine bağlar. Bir şey yaşarsınız ama aslında yaşadığınız başka bir şeydir. Hıçkırarak ağlarsınız ama aslında kahkahalar atmışsınızdır.…

Mino'nun Siyah Gülü

Mino’nun Siyah Gülü (2011)

Tayin emrim üç ay sonra çıktı. Emri aldığım günün sabahında Hasan’ı astılar. İnfaz gecesi uyumamıştık. Babam, Nuri Amca, annem ve ben, salondaki masanın çevresinde oturuyorduk. Pencerenin önündeki çıplak akasyaya konmuş suskun, korunmasız kış serçeleri gibi… Radyoyu açmıştık; bir haber bekliyorduk… Annem sık sık mutfağa gidip ağlıyordu. Nuri Amca, kımıldamaksızın önüne bakıyordu. Elleri dizlerinin üstündeydi. Omuzları…